SIENA & S.GIMIGNANO & PISA

IMG_9874

Üzüm bağları ve servi ağaçları ile çevrili yemyeşil Toskana’ya hoşgeldiniz! Bu yazıda sanat ve tarihinden öte manzarasıyla öne çıkan Toskana bölgesinin -Floransa’yı saymazsak- 3 şehrini gezip ortaçağ sokaklarını fethedeceğiz. İlk başta şunu belirteyim: şehirler, kasabalar, köyler arası seyahat etmek hiç bu kadar zevkli olmamıştı! Sağa bakıyorsunuz yeşil, sola bakıyorsunuz yeşil… Bu yeşillik ileride gökyüzü mavisiyle birleşiyor ve yolunuz kıvrılarak ilerlerken servi ağaçları size eşlik ediyor! Sizler de gelip bu bölgeyi keşfettiğinizde emin olun ‘pastoral’ terimi daha bir anlam kazanacak zihninizde.

İlk önce Pisa’yı hızlı bir tempoyla gezeceğiz. Pisa’dan sonra, Floransa’da kaldığımız yerin sahibi Pablo’nun tavsiyesiyle son anda listemize eklediğimiz San Gimignano’yu (ki iyiki eklemişiz) gezerek özellikle Okan’ı (nam-ı diğer sevgili eşim) kendisine hayran bırakan, ‘keşke burada 1 gece konaklasaydık’ dediği Siena’yı keşfedeceğiz.

Başlayalım mı mini Toskana turuna?

 Pisa

aasd

Pisa, Türkiye’de en bilinen İtalya şehirlerinden biridir herhalde, genelde turların uğramadan geçmediği, şu meşhur kuleyi eğmeye çalışma pozuyla oldukça popüler bir yer. Ama itiraf etmek gerekirse ben uğramasak da olur diye düşünüyordum. Beni cezbetmemesine rağmen Floransa’ya gelmişken uğramadan olmaz dedik ve geldik. İtalya turunuzda Türkler ile en çok nerede karşılaştınız diye sorarsanız, o yer burası işte 🙂

Ortaçağ boyunca Batı Akdeniz’e egemen olan ve deniz ticareti ile zenginleşen Pisa, bu zenginlik yardımıyla yapılarına bilimsel görüşü yansıtmış. Meşhur eğik kulesi, 1274 yılında 3. katın daha tamamlanmasını beklemeden eğilmeye başlamış ayrıca yalnızca 3 m derinlikteki taş tarafından destekleniyormuş. Kuleye çıkmak isterseniz diye bu bilgiyi yazayım 🙂 Birçok bilimsel deneye ev sahipliği yapan kulenin en bilinen deneyi ise Galileo’nun düşen cisimlerin hızını hesaplamak için yaptığı deneydir. Biz de kule’yi bir uzaktan bir yakında fotoğraflayarak aslında daha çok kuleyi iterek poz veren insanları izleyerek Mucizeler Meydanı’na (Campo dei Miracoli) doğru ilerledik. Duomo ve Vaftizhane’ye uzaktan el sallayarak fotoğraflarını çektik. Pisa ilgimi çekmemesine rağmen, çok şirin bir kasaba olduğunu itiraf etmeliyim, belki de aklımıza Pisa denince sürekli bu meydan geldiğinden, pek ilgimi çekmemişti ama Toskana’da yer aldığından yollar kartpostal gibiydi. Arabayı kenara çekip fotoğraf çekesim çok geldi mesela 😉

San Gimignano

jhg

Şimdi baştan anlaşalım, azıcık yazmış fotoğrafları doldurmuş demek yok; çünkü, bu blogun en fazla fotoğrafını San Gimignona’da göreceksiniz 🙂 ‘Beklentini ne kadar düşük tutarsan o kadar mutlu olursun’ tezini burası doğrulamış oldu. Öneri üzerine son anda listemize eklediğimiz San Gimignano bizi mest etti desem abartmış olmam. Bu açıdan siz de bana inanın diye fotoğraf kısmını abarttım sanırım 🙂

IMG_9893

IMG_9891

IMG_9898

IMG_9912

Ortaçağ’dan beri, hemen hemen hiç değişmediği söylenen San Gimignano, 13 yy.’da Roma’ya uzanan göç yolu üzerinde olduğundan, zengin ailelerin de uğrak noktası olmuş ve klasik İtalyan zengin ailelerinin kule yarışından nasibini almış 🙂 Hac yolunun değişmesi ve şu meşhur veba salgınından sonra popülüterliğini kaybetmiş ve şehir zayıflamış. Yalnız ilginç olan şudur ki: binaların, sokakların hala orijinalliklerini koruyor ve Ortaçağ’ı yansıtıyor. Burada şunu demeniz serbest: ‘asıl ilginç olan şehrin iyi korunmuş olmasının sizi  şaşırtması’, Türkiye’den geliyoruz şaşırmamız normal ama 🙂

San Gimignano’da yapacaklarınızdan biri, meydandaki en eski dondurmacılarının birinden dondurma alıp meydanı izleyerek yemek olmalı, diğeri ise beyaz şarap almak olsun. Toskana’nın üzüm cenneti olduğu düşünülürse, en lezzetli şarapların bu bölgede üretildiğini unutmamak lazım. Burası da beyaz şarapları ile ünlüymüş, biz de 2-3 şişe aldık, hatta dükkanın sahibi kendisinden almasak bile dikkat etmemiz gereken noktaları tek tek açıkladı. Seri numarasına dikkat etmemiz gerektiği gibi mesela 😉

Bu minik kenti sokaklarına dala çıka turladık, anlaşıldığı üzere bol bol fotoğraf çektik, tepesine tırmanıp manzara seyrettik, dondurmamızı alıp Piazza della Cisterna’da yani şehrin merkezinde dinlendik. Bu meydan ortasındaki kuyunun adı ile anılıyormuş. 1239 yılında  yapılan şehrin en eski kulesi Palazzo Vecchio del Podesta, Civico Müzesi (şehrin en yüksek kulesine buradan çıkılıyor) ve Palazzo del Popolo (belediye binası) bu meydanda yer alıyor. Bu arada şehirde Ortaçağ’dan kalma uzunlu kısalı 13 kule yer almakta, fakat; yalnız bir iki tanesi ziyarete açık sanırım. Biz daha çok sokak sokak gezdiğimizden kulelerin sadece fotoğraflarını çektik.

20141008_105520

IMG_9861IMG_9887

Daha önce araştırmadığım için hiç fikrim yoktu San Gimignano hakkında; fakat; dokusunu çok güzel korumuş, gezerken zaman kavramını unutturan ve her yerde göremeyeceğiniz bir atmosfer yaşatan bir yer olduğu kesin. Çok büyük bir yer olmadığı için bir gezdiğiniz yeri birkaç kez turlayabilirsiniz. Via San Giovanni’den, yerel ürünler satılan mağazalarla dolu caddesi, birkaç kez geçtik mesela 🙂

IMG_9911

IMG_9899 IMG_9914

Bu bölgede Lucca’da görülesi yerlerden biriymiş, hatta bisiklet kiralayıp gezebilirsiniz diye yorumlar okumuştum ama biz tercihimizi zaman kısıtı ile buradan yana kullandık, vaktiniz varsa Lucca’ya da uğrayabilirsiniz. Ayrıca araba kiralama imkanınız varsa Toskana yollarında birçok şato, kale vb. yapıların tabelalarına rastlayacaksınız. Bunun sebebi: Ortaçağ boyunca Toskana bölgesi için zenginlerin gösteriş yarışı sonucu yaptırılan şatoları ve Mediciler için inşa edilen evler imiş.

Şatoların tabelalarını görmekle yetindik ama San Gimignano’nun sokaklarını tekrar tekrar gezdik, birkaç fotoğrafa daha göz atıp artık Siena’ya geçelim değil mi?

ytj

Siena

Ah güzel Siena… Floransa’yla zamanında neden sürekli yarış halinde olduğunu bu sevimli şehri gezerken anlayacaksınız.  Öyle güzel bir atmosferi var ki! Yelpaze şeklinde ki kırmızı tuğladan yapılmış eğimli meydanını görene kadar klasik bir Ortaçağ şehrinde geziyor gibiydik. Meydanı görmemizle büyülenmemiz bir oldu, ‘İtalya’nın en sevimli meydanı’ olarak anılan Piazza del Campo bizi de etkisi altına alıverdi! 1349 yılında tamamlanan 9 dilimlik bir yelpazeyi anımsatan meydan o zaman ki Siena’nın yönetimini elinde bulunduran ‘Dokuzlar Konseyi’nin otoritesini yansıtmak için yapılmış. Otoriteyi de sanatla, mimariyle sergilemek ayrı bir vizyon tabi, darısı bizim millete olsun 🙂 Meydan ayrı güzel etrafındaki Ortaçağ’dan kalma hiç bozulmamış binalar ayrı güzel.. Ne tarafa bakacağımızı şaşırdık 🙂 Campo’nun fotoğraflarına bir bakın, sonra geleneksel Palio’dan bahsedelim 😉

IMG_994220141008_134431IMG_9936IMG_9947

Palio, ‘eyersiz ata binme yarışı’, 2 Temmuz ve 16 Ağustos akşam saatlerinde bu eğimli meydanda yapılan Toskana’nın en meşhur festivali oluyor. Yalnızca 1,5 dakika sürdüğünü belirteyim de siz de benim gibi şaşırın 🙂 Siena’nın 17 bölgesinin (contrada) 10 tanesi çekilişle belirleniyor ve bu 10 mahalleye ait atlar contrada kiliselerinde kutsandıktan sonra yarışa katılıyorlar. Yarışların olduğu günler renkli gösteriler, mahalle bayrak geçitleri süregelirken; 90 saniyelik yarışın galibi sayılan mahallenin de havasından uzun bir süre geçilmiyormuş 🙂 Gönül isterdi ki bu festivale denk gelelim ama şöyle de bir durum var festival zamanına denk gelirseniz meydana girebilmek için bile belirli bir miktar para ödemeniz gerekiyormuş. Napalım biz de hayal etmekle yetindik. Zaten Siena sokaklarında gezerken çeşitli bayraklar göreceksiniz, başka bir sokağa geçtiğinizde farklı bir bayrak görüyorsanız bilin ki mahalle değiştirdiniz 🙂

IMG_9930

Meydanı seyreden Palazzo Pubblico ( Bugün ki Gotik Belediye Sarayı) ise 1342 yılında tamamlanmış. 102 m’lik çan kulesi ile ülkenin 2. yüksek Ortaçağ kulesiymiş. Biz binayı çevreleyen ara sokaklara girip çıkmaktan, meydanda yayılıp güneşlenmekten ve açıkçası sıra beklemek zorunda olduğumuzdan kuleye çıkmaya üşendik. Pişman mıyım? Evet 🙁 505 basamak sonrasında güzel bir Toskana manzarası seyredebilirdik açıkçası… O zaman bu görevi size devrediyorum 😉

Meydanın kuzey ucunda bir çeşme göreceksiniz, Palazzo Pubblico’nun tam karşısında yer alıyor. Binaları seyretmekten çeşme pek ilgimizi çekmiyor ama en önemli özelliği suyunun hala 500 yıllık bir su kemerinden gelmesiymiş.

20141008_133842

IMG_9943

IMG_9994

Okan’ın ‘keşke burada bir gece geçirseydik’ yakınmalarına karşılık ‘hadi gel yemek yiyelim bari’ diyerek avutmaya çalıştığım doğrudur 🙂 Ara sokakların birinde Siena Pizza sipariş edip karnımızı doyurduk. Siena pizza ise balıklı soğanlı bir pizza, başta bana pek cazip gelmemesine rağmen deneyeyim dedim ve sonuç tabakta tek parça kalmadı 🙂 Yemekten sonra buradan da kırmızı şaraplarımızı alıp arabamızı park ettiğimiz otoparka doğru yürümeye başladık. Arabayla geldi iseniz hiç risk almayın ve bir otoparka park edin derim, çünkü; hem aklınız rahat olur hem de ücretler çok abartı değildi.

Dönüş yolunda ise Floransa’daki Duomo’nun kardeşine denk geldik. 1348 veba salgını nedeniyle yapımı durdurulan katedral, 1382 yılında tamamlanabilmiş. Pisa mimarisinden etkilendiği söylenen katedralin başlıca süksesi Donatello ve Michelangelo’nun heykellerinden kaynaklanıyormuş.

IMG_9964

Evet artık maalesef Siena gezisi de Toskana turu da bitiyor, tek tesellimiz Roma’ya gidiyor olmamız. Siena gerçekten büyüleyici, çok farklı, bu eğimli meydanında saatlerce uzanıp etrafı izleyebilirsiniz. Biz 3-4 saat ayırmamıza rağmen oldukça verimli gezdik ama meydanın tadını çok da çıkaramadık. Ama bir kez daha iyiki turumuza eklemişiz dedik. Arabaya doğru giderken son kez şehre bir bakıp San Domenico kilisesine el salladık. Yeşil panjurlu Siena evlerini seyrede seyrede Roma’ya doğru yola koyulduk.

IMG_9975

IMG_9997

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir