BODENSEE GÖLÜ’NÜN İNCİLERİ

Takip ettiğim bir bloğu karıştırırken öğrendim Bodensee’yi bir diğer adıyla Konstanz Gölü’nü… Orta Avrupa’nın 3. büyük gölü olmasının yanı sıra, 3 ülkeye sınırı olması gölün en önemli özeliği. Gölün adaları ve etrafına sıralanmış kasabaları, Almanya’nın en güzel tatil beldelerinden sayılıyor. Almanya’nın Bodensee üzerindeki bir kasabasından İsviçre ya da Avusturya köylerini görmeniz mümkün 🙂 Doğru mu bilmiyorum ama bu civarın içme suyu bu gölden sağlanıyormuş. Gölün, 273 km uzunluğunda sahilinde biz sadece Mainau Adası’nı, Meersburg’u ve Lindau Adası’nı gezebildik.

Sırasıyla başlayalım gezmeye 🙂

Mainau Adası:

Mainau Adası (Çiçek Adası olarak da biliniyor) Bodensee Gölü’nün 3. büyük adası, 45 hektar büyüklüğünde ve her yeri çiçekler, bitkiler ve birbirinden güzel çiçeklerle donatılmış heykeller ile çevrili. Ada Almanya’da olmasına rağmen mülkiyeti İsveçli aristokrat bir aileye aitmiş. Dünya’nın her yerine özgü çiçek ve bitki türlerini burada görebilirsiniz. Her bitkinin önünde açıklaması ve hangi ülkeye ait olduğu yazılmış. Adeta çiçek ve bitki galerisi gibi Mainau Adası 🙂

Adaya giriş ücretli, 20 Euro gibi bir ücreti var, bana fazla gelse de ‘Bir daha nerede geleceğiz?’ mantığıyla Zürih’ten Meersburg’a giderken uğrayalım dedik. Gişeye geldiğimde 10 Euro demesiyle sevinç naraları atsam yeriydi, meğerse saat 17:00’en sonra adanın içerisindeki kafeler, restoranlar kapandığı için giriş ücreti yarı yarıya düşüyormuş 🙂 Aklınızda olsun, yemeğinizi burada yemeyecekseniz 17:00’den sonra gelin, nasılsa ada yaz aylarında 21:00’e kadar açık 😉

Gişelerden adaya köprüden geçiş yaptıktan sonra çiçekler ile donatılmış heykel bizi karşıladı. Bildiğiniz botanik parka girmiş olduk 🙂

Mainau Adası’nı internette araştırdığınızda ilk olarak aşağıdaki fotoğrafları göreceksiniz. Adanın en meşhur çiçek heykelleri bunlar. Ben bu heykellerden daha çok vardır diye hayal etmiştim ama sadece tavus kuşu ve ördekler var. Daha ne olsun değil mi ya? 🙂

Gişeden aldığınız ada haritası ve ada içerisinde yönlendiren tabelalar sayesinde rotanızı istediğiniz gibi belirleyebilirsiniz. Adanın içinde yer alan Kelebek Müzesi erken kapanacağı için biz öncelikle müzeye doğru yöneldik.

Konya’da Kelebek Müzesine gitmiştik, adadaki çok yabancı gelmedi. Yalnız buradaki kelebek çeşidi çok ama çok daha fazla. Yer olarak minicik bir yer ama tam tamına tropikal bir ortam yaratılmış. Elinize, omzunuza kelebeklerin konması mümkün 🙂

Kelebek Müzesini gezdikten sonra sıra adanın bahçesinde rahat rahat gezinip bol bol fotoğraf çekmeye geldi 🙂 Her an her yerden karşınıza heykeller çıkabilir. Adanın bazı bölgeleri belirli konseptler çerçevesinde düzenlenmiş. Çeşitli bahçe isimleri verilmiş. Vaktiniz var ise uzun saatler boyunca oturmak, uzanmak, dinlenmek için ideal bir yer burası.

Adanın ortasında bir kule ve bu kulenin eteklerinde üzüm bağları var. Ayrıca lale zamanı 15 bin lale çeşidini burada görebilirmişiz.

Gölün kenarında az soluklanıp bir diğer botanik bahçesine doğru yola koyulduk.

Yukarıdaki çiçekler ile çizilmiş harita Bodensee Gölü’nün haritası. Göl, 3 ülke içinde ortak olunca, bu 3 ülkeye özgü çiçekler ekilmiş haritanın üstüne, çok da yaratıcı olmuş bence 🙂

Adayı en sonuna kadar turladık, oksijeni ve mis gibi çiçek kokularını içimize çektik. Çiçek adası olarak biliniyor demiştim değil mi? Bakın bir şeyler yemek için oturacağınız masaların içinden bile çiçekler fışkırıyor, ne güzel fikir değil mi?

Meersburg:

Mainau’dan Meersurg’a arabalı vapur ile de geçebilirsiniz, gölün etrafını da turlayabilirsiniz. Adadan ayrıldıktan yaklaşık 1 saat sonra  otelimiz Grüner Baum’daydık. Hatta gideceğimiz bir yol kapatılmıştı, benzinlikte yol sorduğumuz Alman bir arkadaş ile konvoy şeklinde otele vardık. El sallaşıp ayrıldık, bize yol gösterdi diye demiyorum ama Almanları hep soğuk filan tanırdık ya bence çok güleryüzlü, yardımsever ve sempatikler 🙂

Sabahtan Zürih’te, akşama doğru Mainau Adası’nda artık gecede Meersburg’daydık. Meersburg’u da Kemal Kaya’nın ‘Yolda olmak’ bloğundan keşfetmiş, rotaya eklemiştim. Otelimiz arabayla merkeze 5 dakika uzaklıktaydı. Otel dediğim 2 katlı, küçük, temiz bir pansiyon sayılırdı, kuş cıvıltıları ile uyanmak isterseniz aklınızda olsun 🙂

Alsas Bölgesi, Romantik yol rotası ve Bodensee Gölü sizleri pek sevdik ama akşam 18:00’den sonra hayat olmaması nedir a dostlar? Hayat derken de kafeler kapanıyor, yemek yemek istersen 21:00’e kadar sipariş verdin verdin, yoksa açsın 🙂  Neyse zaten karanlıkta Meersburg’un asıl kafe dolu sokaklarını keşfedememişiz, şöyle bir eski merkezinde dolaştık, Okan’ da çaktırmayacağım ya diyemiyorum ‘bu kadar mı ya burası’ diye 🙂 Sonra artık bir İspanyol kafesi bulduk, Sangria, makarna derken bahaneyle dinlendik.

Sabah misler gibi bir atmosferde uyanıp Meersburg’u gündüz gözüyle keşfetmek üzere yola koyulduk. Bu arada Şarap severseniz Meersburg’dan şarap alabilirsiniz (Rose şarabı Weissherbst buraya özgü bir şarap). Bu arada Lidl market zinciri Almanya’da çok ekonomik. Çoğu kahvaltımızı buradan aldığımız domates, peynir ile yaptık 🙂 Meersburg’da ki Lidl marketin yanında da en meşhur şarap zinciri bulunuyor. Bir taşla iki kuş vurun bakalım 🙂

Şarabımızı aldık, kahvaltımızı ettik uzunca bir kulenin içinden geçtik veee hoooop Orta Çağ şehri sayılan Meersburg’un eski merkezine giriş yapmış olduk.

Meersburg’u old town diye adlandırdıkları bölgesine giriş yapınca yüzümüz gülümsedi. Eski çağlardan kalma binaları, otelleri çiçekler içinde orijinalliği bozulmadan günümüze kadar gelmesi muhteşem bir şey. Ara sokaklara dalıp dalıp çıktık. Bol Bol fotoğraf çektik. Burası sanırım sabah saatleri olmasından dolayı oldukça tenhaydı.

Bu bölgede, hediyelik eşya satan yerlerde bir zeplin ile ilgili şeyler bir de guguklu saat göreceksiniz 🙂 Guguklu saat aslında Triberg’e özgüymüş ama bu bölgeye yakın olduğu için hemen hemen her yerde guguklu saat var. Zeplin ise Meersburg’un az ilerisinde Friedrichshafen’dan hareket ediyor. Siz de zeplin uçuşuna katılabilirsiniz ama az maliyetli sanırım 😉 Meersburg’da da Friedrichshafen’da da zeplin müzeleri bulunuyor.

Meersburg’u internetten arattırdığınız zaman çoğunlukla yukarıdaki fotoğraf karşınıza çıkacak. Kubbeli, çiçeklerle bezenmiş bu meşhur binanın 1250’lerde yapıldığı söyleniyor. Hemen karşısından da şirin mi şirin bir otel var.

Biz gece geldiğimizde eski meydanda takılmış, deniz kenarına inilmiyor mu ki ya diyerek hayıflanmıştık. Meğerse şu şirin, kırmızı otelin karşısındaki sokaktan direk sahil kenarına inilebilirmiş. Yorgunluktan fark edememişiz. Sahil kenarında kafeler, oteller ve restoranlar yer alıyor. Banklara oturup soluklanabilirsiniz. Hemen bir paralel sokağında da kafeler mevcut. Burada turunuzu atarken tam bir tatil kasabasında olduğunuzu hissedeceksiniz.

Şehrin eski merkezi tarafından girildiğinde yüksekliği anlaşılmayan eski kaleyi sona bırakmıştık. Sonradan girmeyip sadece fotoğrafladık zaten. Sahilden baktığınız zaman aslında oldukça yüksek konumlandığını anlayacaksınız.

Meersburg oldukça küçük bir kasaba, Bodensee’ye geldiğinizde görülmesi gereken popüler yerlerden biri. Gezmesi çok vakit almıyor açıkçası ve yol üstünde olması avantaj 😉 Sahile doğru salın kendinizi, göl havasını içinize çekin, bir zeplin magneti alın, Weissherbst şarabı tadın yolunuza devam edin 🙂

Lindau:

Lindau aslında Mainau gibi bir ada, hem de Bodensee’nin en büyük adası. Meersburg’dan 40 dakika sonra Seebrücke adındaki köprüden geçerek bu güzel adaya varacaksınız. Şahsen benim beklediğimden çok daha canlı bir yermiş.

Gölün kenarına geldiğimizde sanki bizim Ege kıyılarında gibiydik. Bizde de Yunanistan adaları görünür ya burada da Avusturya köylerini göreceksiniz. Sahilde takıcılar, dondurmacılar yerlerini almış insanlar yürüyüş yapıyorlardı.

Magnenturm kulesi, renkli çatısıyla sahilde sizi karşılıyor. Bodensee Gölü’nün en eski fenerlerinden biri sayılıyor.

Aslan heykelinin olduğu yere ilerleyerek Lindau’ya doğru fotoğrafımızı çektik, adanın en işlek ve turistik caddesi Maximilianstrasse’ye geldik. Burada rastgele bir kafeye oturduk ve biraz dinlendik. Kafeler, restoranlar haftaiçi olmasına rağmen çok doluydu. Haftasonunu düşünemedim. Birçok da otel var, Lindau’nun güzel bir tatil yöresi olduğu belli 🙂

Bu güzel caddenin tam ortasında 1400’lü yıllarda yapılan eski belediye binası var. Renkli işlemesiyle oldukça ilgi çekici bir yapı.

2 ada, 1 kasaba, bizden bu kadar Bodensee! Romantik Yola geçerken araya bir tutam serpiştirdik seni 🙂 Almanya deyince akla puslu hava, sanayi, makinemsi insanlar gelir ya bu yargımızı ilk sen yıktın. Mis gibi göl havası, canlı kanlı insanlar, şirin mi şirin tatil beldeleri ile Almanya’nın yazlık turizm bölgesisin desek yeridir.

Biz artık Füssen’e geçiyoruz ve Romantik Yol’u keşfetmeye çıkıyoruz. Romantik Yol Füssen’den Würzburg’a uzanan bir rota, Füssen’de Lindau’ya hemen hemen 1 saat uzaklıkta bulunuyor, siz de bizimle gelmez miydiniz? 🙂

One thought on “BODENSEE GÖLÜ’NÜN İNCİLERİ

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir