GRANADA

Granada, 1400’lü yıllarda Katolik İspanyolların eline geçmiş olsa bile hala Emeviler döneminden kalma sanat mimarisi ve yapılarıyla anılan, öğrenci nüfusunun fazla olduğu dolayısıyla hareketli, cıvıl cıvıl ve canlı bir şehir.

Sierra Nevada dağlarının eteğine konumlanmış Granada, Elhamra Sarayı’nı ziyarete gelen turistlerin (biz dahil) en önemli durağı haline gelmiş. Öyle ki Elhamra Sarayı, yıllarca İspanya’nın en çok ziyaret edilen tarihi yeri ünvanını taşımış. Son yıllarda Barcelona’daki La Sagrada Familia bu birinciliği kapmış.

Granada, bizim keşfettiğimiz kadarıyla hem iyi korunan Arap mimarisi, Katedrali ve tarihi çarşısı, genç nüfusun kendisini belli ettiği cıvıl cıvıl kafeleri ve barları ile görülmesi gereken İspanya şehirlerinden. Biz Granada’yı nasıl gezdik önce ondan bahsedeyim. Hostele akşama doğru vardık, dinlenirken bir yandan internetten Elhamra Sarayı için bilet aldık. Evet saray biletli ve saat saat rezervasyon ile giriliyor duyrulur. İnternet adresi: www.alhambraticket.com Bileti alıyor, şehir merkezinde ofise giderek çıktısı alıyorsunuz. Ertesi gün sabah erkenden saraya girer yarım gün buraya ayırırız diye düşündük. Bu sebeple ilk gün katedral ve tarihi çarşısını (İzmir’deki kemeraltı çarşısını anımsattı bana), kafeler ile dolu sokaklarında gezinerek, Elhamra Sarayı manzarasını seyredelim ve güneşi batıralım dedik. Hem saraya giden yolu keşfedelim ki sabah gitmesi kolay olsun diye düşündük, saraya giremeyeceğiz diye bir korkumuz varmış demek ki 🙂 Haydi gezmeye başlayalım 🙂

Granada Sokakları
Granada Katedrali

Granada Katedrali, 1529 yılında yapılmaya başlanmış ve 200 yıl inşası sürmüş. Kuleleri olmayan bir kilise imiş. Bunu ben araştırırken fark ettim yoksa dikkatimi çekmezdi, açıkçası bunun bir önemi var mı yok mu onu da bilmiyorum 🙂 Ama bu katedralin en önemli özelliği: İspanya’daki en güzel Rönesans stili kilise sayılması.

Katedral’den daha çok etrafındaki Arap pazarının kurulduğu dar sokaklar daha çok hoşuma gitti aslında. Endülüs Bölgesi’nin bu özelliği zaten çok cezbedici. Aslında İspanya’dasınız ama böyle bir Arap kültürü de etkin. Kültür çatışması gibi bir şey oluyor 🙂

Katedral etrafındaki Arap pazarı
Arap Pazarı

Bu çarşıda tur attıktan sonra, gece bu bölgede bir kafede tapasları yiyip portakal sularını yuvarladım 🙂 Yeme içme için bu bölge de bir hayli seçenek var.

Şimdi Elhamra Sarayı’nı karşıdan izlemek için tabana kuvvet başladık yürümeye. Biraz tırmanacak ama çok güzel yerlerden geçeceksiniz.

Nihayet manzarayı izleyeceğimiz tepeye ulaştık. Oldukça cıvıl cıvıl bir ortam vardı ama bunun yanı sıra dilenen, para isteyen bir kesimde çok.

Buraya tırmanırken çok tatlı evlerin olduğu bir bölgeden geçiyorsunuz.

Vee karşınızda Elhamra Sarayı… Hava kararıp sarayın ışıklandırması yanana kadar bekledik, siz de akşama doğru gidin ki hem aydınlık hem karanlıkta seyredin sarayı. Yalnız şunu belirteyim, uzaktan seyrederken içini hayal bile edememişim 🙂 Sarayın içi gerçekten apayrı bir dünya…

Güneşi batırdık, başımıza geleceklerden habersiz, kalacağımız yere doğru yürümeye başladık, o esnada kiralık arabamızı kontrol edelim park yerinde derken sanki içimize doğmuş olacak ki araba yerinde yok! Herhangi bir evrak vs. de yok. Allahım başımızdan aşağı kaynar sular döküldü tabi. Bunca gezinin çoğunda araba kiraladık ve sorunsuz teslim ettik. Karşıda da bir tane striptiz kulübü gibi bir şey var 🙂 Kapısındaki güvenlik görevi İngilizce bilmez, biz İspanyolca bilmeyiz. O esnada fark ettik ki bizim park ettiğimiz kaldırımda yere bir kağıt yapıştırılmış, baktık bizim plaka numarası yazıyor, meğer bazı saatler arası park serbestken belirli saat sonrası yasakmış. Tabi biz levhadan bunu anlamamışız. Neyse o arada oradan geçen 2 öğrenciden bunu öğrendik ve taksi bulup arabamızın çekildiği yere koştuk. Arabayı görevliden teslim aldık, taaa 3 sene önce 100 Euro ceza ödedik, hala içimiz cız ediyor 🙂 Araba kiralamak güzel filan ama park yeri gerçekten problem. Ya özel otopark seçin ya da otoparkı olan otel bulun. Biz yandık siz yanmayın 🙂

100 Euro’nun etkisiyle mis gibi bir uyku çekip sabah erkenden kalktık, arabamızı özel otoparka (!) bırakarak, o cezayı ödememiş olsak o parayla neler yapardık diye düşünmeden (!) sarayın yolunu tuttuk 🙂

Elhamra Sarayı’na tırmanırken…
Uyanamamış, soluk benizli, portakal sulu hamile bendeniz 🙂

Veeeeee Granada’nın hatta Endülüs’ün gözbebeği Alhambra’dayız! Daha doğrusu önce bahçelerini gezip sonra sarayın içine geçeceğiz. Biraz tarihinden bahsedeyim, daha sonra amatörce çektiğimiz fotoğrafları ile içine göz atarız.

Elhamra Sarayı, İslam mimarisinin ulaştığı en yüksek nokta olarak sayılıyor. 1232 yılında Gırnata Sultanlığı’nda temeli atılmış. Yapımında kırmızı kil kullanıldığı için Arapçada ‘kızıl olan’ ‘El Hamra’denilmiş. Burası kurulduğunda su yokmuş, sarayda bir sürü havuz ve su yolu oluşturulmuş, bu tepeye su taşınmış. Ben bunu nasıl yaptılar anlayamadım gerçekten 🙂

Bahçeler cennet, sarayın içi ayrı cennet, renk renk çini tahta işlemeleri, tavanların nakış oymaları, el işlerinin ustalığı görülmeye değer. Bütün duvarlarda ‘Galip olan sadece Allah’tır.’ yazıyor. Endülüs saraylarında bol bol havuz göreceksiniz, bu sarayda da bolca havuz var. Aslında bunun Doğu Felsefesindeki yeri şu imiş: ‘Hayat aslında bir yanılsamadır, insan buna sahip olamaz.’ Çok etkileyici değil mi?

Bahçeler
Zamanında ipek üretimi meşhurken, havuzların etrafında ipek minderler olurmuş.

Arapların Cennet-ül Arif (Bilgin Cenneti) dediği bahçeleri, İspanyollar Generalife olarak telafuz etmişler. Sarayın ziyareti bahçeler ile birlikte yarım gün sürer, siz de buna göre gezinizi planlayın. Yukarıda belirtmiştim, biletinizi önceden alın ki her gün belirli sayıda belirli saatlerde ziyaretçi alındığından riske atmayın.

Sarayın en uç kısmı mı diyeyim en sonu mu diyeyim, işte oraya tırmanın ve şehri seyredin. Biz saraya giriş saatinden önce vardığımız için, bilette yazılan saate kadar manzara seyrettik.

Granada Manzarası

Bir de bizim uğrayamadığımız Sacromonte manzarası gelsin. Bu bölge bir zamanlar Granada’daki çingenelerin mağaralarına yerleştiği ve şu an geleneksel Flamenko danslarının sergilendiği yerlerin olduğu bir tepe. Tehlikeli olabileceğini söyleyen de var, otantik olduğunu belirten de var. Bizim ise bir yorumumuz yok 🙂

Sacromonte (üst kısımlara dikkat)

Şimdi sıra saray gezisinde, nihayet bilet üstünde yazan saat geldi ve sıraya girdik. Bakalım içerisi nasıl?

el işçiliği muazzam
Ahşap tavanlardan biri
duvarlar…
‘Galip olan sadece Allahtır’
Aslanlar Avlusu

124 kolonun bulunduğu Aslanlar Avlusu’nun ismi 12 kavmi temsil eden Aslanlı Çeşme’den geliyormuş. Sarayın haremi tarafından kullanılmış. Bu gezi üstünden 2.5 sene geçti, şimdi yazarken şunu düşündüm, millet bebesini arabasına koymuş usul usul geziyordu. Biz şimdi bizim ikizlerle gitsek, çocukları havuzların içinden toplar, millete rezil olurduk herhalde 🙂 Bu arada hatırlıyorum da bir süre sonra fotoğraf çekmeyi bırakıp seyre daldık. O yüzden baştan dedim fotoğraflar amatör 🙂

Granada gezi turu da böylelikle bitti 🙂 Endülüs turunun son ayağını muhteşem saray ile kapadık. Neymiş? Elhamra biletimizi önceden alacağız, Arap pazarını turlayıp güzel tepeden saray manzarası eşliğinde güneşi batıracağız ve arabamızı güvenli bir yere bırakacağız 🙂

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir