ELAZIĞ

Elazığ benim için üniversiteden yakın arkadaşımın memleketi sıfatını taşımaktaydı yıllar boyunca. Taaa ki doğu turunda rotaya dahil edene kadar 🙂 Çocuklarımın Hazar gölünde suya girdikleri, orcikleri (biz cevizli sucuk diyoruz), pestilleri yerinde gördüğümüz, yeni yeni keşfedilen kanyonunda tekne turu yaptığımız ve giden herkesin bayıldığı şarap evini ziyaret ettiğimiz harika bir durak oldu.

Kayseri’den yola çıkarak öğleden sonra Karaleylek Kanyonu’na vardık. Birçok Elazığlının gitmediği kanyonda tekne turu yaptık:) Bunu böbürlenmek için söylemiyorum çünkü henüz şükür ki popüler olmamış ve tertemiz. Okan (canım eşim), Elazığ Turizm Müdürlüğü arayıp bu tür bir tekne turu olmadığını sormuş; onlar bilgi sahibi olmayınca Baskil Kaymakamlığı’ na yönlendirmiş.  Baskil kaymakamlığı da Kumlutarla muhtarlığına yönlendirmiş 🙂 Böylelikle eşim azmederek muhtara ulaşmış ve tekne turu yapan kişinin telefonunu almış. Azmin elinden bir şey kurtulmuyor 🙂

Kanyon çok güzeldi henüz popülerleşmediği için tertemizdi, bizden başka da kimse yoktu. Yavaş yavaş bu tür özel sandal, ufak tekne gezileri oluyormuş ama umarım çığrından çıkmaz. Saklı kapı ve Karaleylek Kanyonun’dan buyurunuz amatör fotoğraflarımız:

Doğu insanı yalnız bambaşka, o ulaştığı muhtar Eskişehir’den geleceğimizi duyunca onlarda kalmamız için bayağı bir ısrar etmiş 🙂 Akşamına Keban barajında alabalık tesisinde yemek yedik. Alabalık sevmememe rağmen inanılmaz lezzetli bir durak oldu burası.

Şehrin merkezini gezdiğimizde birkaç ay önce olan depremi unutarak yıkık dökük olmasına anlam verememiştik ama sonra şarap evindeki arkadaşların biraz şehri anlatmasıyla bu düşüncemiz için utandık. Merkezde kapalı çarşıyı gezerek eğer mevsimi ise bolca orcik depolayabilir, kahvesinden tadabilirsiniz. Harput kalesini mutlaka görün ve hemen yanında yer alan Ensar’da yemek yiyin..

Biz bir öğleden sonrayı kanyona git, tekne turu yap, otele ulaş derken günü bitirmiş olduk.  Bir de tabi 2 ufak çocukla gezince hızımız da enerjimiz de bir yere kadar :)Sabah turumuza kale ile başladık. Kalenin az aşağısında Meryem Ana Kilisesi var ama kapalı olduğu için biz göremedik.

Harpur Kalesi 2012 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesine girmiş. İçinde restorasyon vardı, kapsamlı gezebildik dersem yalan olur. Tepede yer almasından dolayı manzarası güzel, tarihi açıdan ise oldukça önemli bir kale.

Hava sıcak olduğu için yazlık evlerin yer aldığı Sivrice’ye geçerek Hazar gölünde çocukları suya soktuk bizde buz gibi sodaların keyfini çıkardık. Bu bölge Elazığ’ın yazlık yeri halini almış.

Arkadaşımın önerisiyle Eskibağlar Şarap evine doğru yol aldık. Burası Sivrice’ ye çok yakın bir mesafede. Hiç oturma niyetimiz olmamasına rağmen şarap ve peynir tabağı keyfi yaptık. O kadar güzel, o kadar vizyoner bir yer olmuş ki sanarsınız İtalya’da Toskana’dasınız. Sahibi üzüm bağlarını genişletmiş ve tam ortasına taştan yapılma şarap üretim tesisi ve butik bir otel inşa etmiş. Mutlaka görün, kalın, gezin ya da mola verin. En azından şarap mahzenini gezin.

Buradan sonra listemizde yer alan durağımız Palu oldu. Tarihi Palu köprüsü ve Palu kalesinden manzara görülmeye değer. Evliya Çelebi, Palu Kalesi için “göğe baş uzatmış kale” demiş. Kaleye doğru yol alırken restorasyonu tamamlanan eski bir hamam da göreceksiniz. Tarihi bir ilçe olduğu direk belli oluyor.

Eşimin araba tercihleri sebebiyle sanayideki işimiz hiç bitmez. Palu’ya da kısmet oldu tabi. Kaleye çıkarken araba bozuldu ve biz Palu’da oto tamircisi bulduk! Plaka da yabancı ve biz de 2 küçük çocuklu olunca 4 kişi var gücüyle arabayı tamir ettiler sağ olsunlar. Ama bu ara 3 farklı kişi Palu’ya neden geldiğimizi ya da yanlışlıkla mı geldiğimizi sorguladı 🙂  Aşağıdaki fotoğrafın da “bıktım arabandan da bozulmasından da!” adlı çalışma 🙂

Şimdi sırada Van var!

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir