NÜRNBERG

Bavyera’nın 2. büyük şehri Nürnberg’e hoş geldiniz dostlar! (Hemen akıllara ‘acaba en büyük şehri neresi ki ‘ soruları geliyor değil mi? Münih efendim Münih, sıra ona da gelecek 🙂 ) Nürnberg şu an da endüstri şehri olarak bilinmesine rağmen tarihte ki yerini ‘Hitler’in gözbebeği’ olarak korumakta. Nazi döneminde çoğu bildirgeler burada okunmuş; halka sesleniş bu şehirde gerçekleşmiş. Zaten Nazi rüyası gerçek olsaymış, Nürnberg başkent yapılacakmış.

Etme bulma dünyası mı bilinmez, savaş sonrası Nürnberg diğer Almanya şehirlerine kıyasla daha çok bombalanmış. Şehir aslına uygun olarak restore edilmiş edilmesine ama bana yine de kasvetli gelmesi psikolojik mi acaba diye düşünmedim değil.

Bir şehri keşfetmeye önyargılı başlanmamalı ama metrodan iner inmez bir kargaşanın ortasında bulduk kendimizi. Metronun altı bir kere berbat. Pis ve güvenli değil… Hele bir de Romantik Yol kasabalarından sonra buraya geldiğimizi düşünürseniz, biz köyümüzü özledik yaa şeklinde ki yakınmalarımıza hak vereceksiniz 🙂 Neyse kendim önyargılı olduğum gibi sizleri de etkilemeyeyim; çünkü, baştaki karmaşa daha sonra yerini sevimli sokaklara bırakacak, emin olun 😉

Nürnberg, her milletten insana ev sahipliği yapan bir şehir, metrodan inip ana meydana girdiğinizde bunu kolaylıkla hissedeceksiniz. Şehrin simgelerinden St. Lorenz (St. Lawrence)’ye doğru giderken kozmopolit bir şehre geldiğinizi anlayacaksınız. Gel gelelim hiç güvenli bir atmosfer yaratmadı bende maalesef 🙁

1477 yılında tamamlanan St. Lorenz kilisesi Bavyera’nın en önemli ortaçağ kiliselerinden biri. 2. Dünya Savaşı’nda oldukça zarar görmüş ama restore edilmiş. Oldukça görkemli bir kilise.

Şehrin ana meydanı burası, St. Lorenz’in etrafında çılgın bir kalabalık var. Bizde ki Taksim Meydanı neyse, Nürnberg için de bu kilisenin etrafı aynı özellikte. Hem yemek yiyip bir şeyler içmek için hem de alışveriş yapmak için ideal bir bölge ama dediğim gibi çok güvenli gelmedi bana. Dikkat etmekte yarar var 😉

Kilisenin önünden dümdüz devam ederseniz, şehrin bir diğer simgesi Heilig-Geist-Spital (Hospital of the Holy Spirit)’i göreceksiniz. Biz kazayla keşfettik orası ayrı 🙂 Facebook’ta İnterrail Türkiye grubunu takip ediyorum, Nürnberg ile ilgili önceden bildiğim tek yer, bu grubun paylaştığı fotoğraflardan aklımda kalan bu hastaneydi.

Evet dostlar, aşağıda ki fotoğrafta göreceğiniz yer, 1339 yılında şehrin zengin asilzadeleri tarafından yaşlı ve kimsesizler için kurulan hastane imiş. Şu an restoran olarak hizmet veriyor diye okudum bloglardan, vaktiniz var ise bir göz atarsınız.

Şimdi de Frauenkirche (Church of Our Lady)’in bulunduğu güzel meydana geliyoruz. Bu güzel ve geniş meydan da bizim gittiğimizde büyük bir pazar kuruluydu. Birçok da Türk satıcı vardı, fark ettirmeden bize bir tabak çilek sattılar hem de oldukça pahalıydı, alacağınız olsun 🙂 Nerdensiniz? Nereleri gezdiniz? Hooop bir baktım çilekler kucağımızda, neyse sağlık olsun 🙂

Bu meydanın en önemli özelliği, Aralık ayında bu meydanda devasa bir Christmas Market kurulması efendim. Ben ki Noel Marketlerin hastasıyım, şöyle bir baktım fotoğraflara, içim gitti vallahi. Zaten Nürnberg, Noel Pazarları ile pek ünlüymüş. Aralık ayında yolunuz düşer ise tadını çıkarın derim.

Turistik yerlerin çoğu bir arada olduğu için yürüyerek şehri keşfedebilirsiniz. Rotamızda son olarak İmparatorluk Kalesi – Kaiserburg- var, kaleye çıkmak gayet basit ve ulaşımı kolay. Ben hala ‘buraya Aralık’ta gelmek lazımmış’ düşüncesi içindeyken bir baktım ki kale göründü 🙂

Kaleye giderken de yolumuzun üstünde ki devlet binalarını, geniş caddelerini ve nispeten ufak tefek kiliseleri geride bıraktık. Kaleye giderken gayet soğuk izlenim veren sokak ve caddeler, kale dönüşünde yerini bambaşka izlenimlere bıraktı 😉 Az sonra… 🙂

İmparatorluk Kalesi yani Kaiserburg, şehrin kayalık tarafının üstüne kurulmuş, eski Roma İmparatorluğu’ndan kalan bir saray. Kale surları ile düşünüldüğünde, bu kale Avrupa’nın en zorlu Ortaçağ yapılarından biri kabul ediliyormuş. Ben Wikipedia’nın yabancısıyım.

Sinwell Kulesi’ne çıkıp panoramik manzara seyretmek de olmazsa olmazlardan 🙂 2. Dünya Savaşı’nda kale oldukça hasar görmüş, tüm Nürnberg gibi. Şansa sadece Sinwell Kulesi ilk gün ki gibi ayakta duruyor. Kale yeniden inşa edilmiş edilmesine ama zamanla yarışamadığı belli, biz gittiğimizde de oldukça kapsamlı bir restorasyon vardı.

Kalenin tarihi hakkında Wikipedia sizlere yardımcı olacaktır. Krallar, tarihler ve savaşlar bende hep birbirine girmiştir. Ben size fotoğraf sunayım bakalım ilginizi çekecek mi bu kale?

Kalenin nispeten minik ama dinlendirici bahçesi soluk almak için ideal. İsterseniz kalenin içindeki müzeyi de ziyaret edebilirsiniz.

Sinwell Kulesi’ne çıkmadan önce aşağıdaki evin önünde soluklanın, gözünüz gönlünüz açılsın 🙂

Nihayet geldik Nürnberg’in kendini sevdiren sokaklarına, en azından benim için öyle! Şehrin karmaşasından ve gürültüsünden uzak, tipik Bavyera kokan meydandayız. Kaleden aşağıya doğru kendinizi bıraktığınızda bu sokakları bulacaksınız. Haritadan ünlü Alman ressamı Albrecht Dürer’in evini bulmaya çalıştığınızda bu meydana gelmiş olacaksınız zaten.

Burada yemek keyfi yapabilir, sakin sakin şarap ya da kahvenizi yudumlayabilirsiniz.

Gelelim bu meydanda ki en önemli yerlerden biri olan Albrect Dürer’in evine.  Bu ressam ‘Nürnberg’in ünlü oğlu’ olarak biliniyor. Kuyumculuk yapar iken babası kendisini ressam atölyesine yollamış ve sanat yolculuğu başlamış. Kendisinin birçok eseri dünyanın en önemi sanat müzelerinde sergilenirken; bir zamanlar yaşadığı ev Nürnberg’de olunca, ayrı bir gurur kaynağı olmuş bu şehir için.

Bu sanatçı özelliği dinin baskın olduğu Ortaçağ döneminde yaşamasına rağmen; Kuzey Avrupa’da görülmeye başlayan bilimi sanatına yansıtması imiş.

Bu meydanı geride bırakıp rast gele yürüyoruz artık. Geldiğimiz meydanlara bir şekilde çıkarız mantığıyla sağı solu seyrediyoruz.

Veee karşımıza harika bir sokak çıkıyor! Belki sonradan restore edilmiştir bilemem ama kendine hayran bırakan bir görüntüsü var. Hala Nürnberg denilince aklıma aşağıdaki sokak geliyor 🙂

IMG_7182

Nürnberg, Pegnitz Nehri’nin üzerine kurulmuş bir şehir. İrili ufaklı birçok köprüyü böylelikle görmüş oluyoruz. Başlarda üzerime çöken kasvet ve beni boğan boğucu kalabalık yerini yorgun bir gülümsemeye bırakıyor.

Tekrar kalabalığa karışıyoruz ve karnımızın acıktığını hissediyoruz. Nerede ne yesek derken, Heidelberg’de gördüğümüz ama rezervasyonumuz olmadığı için giremediğimiz meşhur hamburgerci ‘Hans in Glück’ü gördük. Burada hemencicik hamburgerlerimizi keyifle yedik. Sanırım Almanya’da zincirleri var, mutlaka deneyin derim. Biz hem afiyetle yedik hem de Türk mantığı Türkiye’de ‘ne tutar ha’ şeklinde hesaplamamızı yaptık 🙂

Buraya Bamberg’den gelmiştik, Nürnberg’i gezdik ve sırada başka yerler var. Yani bu demek oluyor ki gidip hostelimize dinlenme vakti 🙂

Kısaca özet geçmek gerekirse, Nürnberg’i Christmas zamanında görün derim. Aralık ayı dışında gidecekseniz eğer kalenin aşağısındaki bölge gayet hoşunuza gidecektir.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir