ESKİŞEHİR GÜZEL DE YA ÇEVRESİ ? :)

İkizlerim 4 yaşına girdi. ilk 2 – 3 sene zordu, 2 tane olmaları, mizaçları vs. derken çok da bir şey yapamadık açıkçası. Seyahat açısından iyi performans sergileyemedik ki pandemi koşulları da tuzu biberi oldu. Aşağı yukarı ilk 3 sene ‘onlar arabada uyur biz bir sıcak çay içer müzik dinleriz, açık hava da çocuklara iyi gelir’ derken aslında Eskişehir çevresini iyi gezmişiz dedim.

Malum Eskişehir klasik Anadolu şehri yani çok yeşil çok mavi görmek mümkün değil. Yine de keşfettiğimiz güzel yerler var, beklentiniz yüksek olmasın, amaç çocuklar ile gezmek, piknik yapmak, temiz hava almak ise az sonra sıralayacağım yerleri dikkate alın derim 🙂 Hep aynı şehir parkları ve kalabalığından sıkıldıysanız, hastalık vs. yüzünden oyun alanları sizi ürkütüyor ve bu yerlerde başınız şişiyorsa, değişiklik olsun bu haftasonu diyorsanız, e haydi termosları hazırlayın, çocukların ihtiyaçlarını doldurun çantanıza ve listeme göz atın 🙂

  1. SAKARIKARACAÖREN

Sakarıkaracaören, Alpu’ya bağlı, en sevdiğim yerlerden biri. Şehirden 1.5 saate yakın sürüyor, nehrin yanında ılıman bir havası var. Çoluk çocuk yok ya da büyükler ise sandalyenizi nehrin yanına atın ve kitabınızı okuyun.

Köy çeşmesinin hemen yanında ufacık bir köy bakkalı var, hemen oradan sağa dönüp köyün içini de gezin derim, bizim köyler tabi yurtdışından çok çok farklı olarak ne yazık ki bakımsız ve eski; hatta virane denilebilir. Ama bu köy diğer yazacağım yerlere göre çok çok iyi durumda.

2. GÜRLEYİK ŞELALESİ

Gürleyik Şelalesi, Mihalıççık ilçesinde, Eskişehir’e 120 km uzaklıkta bir doğa harikası bence. Nallıhan yolu üzerinde yer alıyor, az ötesi Ankara Beypazarı zaten 🙂 Bu nedenle bahar ve yazları hem Ankara’dan hem Eskişehir’den bol bol geleni var. Çok çok geniş bir alanı olmadığı için kalabalık sizi ve haliyle çocukları boğabilir. Ayrıca kamp yapmaya gelenler de çok.

Biz çocuklar yokken bir haftasonu gidip keşfetmiştik; çocuklar olunca tekrar gidelim dedik bu sefer yaz mevsimi idi ve mangal kokusu ile insan kalabalığından nefes alamaz olduk. Şelaleye de girilebiliyor olması -doğal bir havuz gibi alanı var- bu kalabalığa çoşkuyu ekliyor 🙂 Bu sefer Kasım ayında gittik ve kimse yoktu, sararan yapraklar, suyun temizliği ve peşimize takılan kediler derken ortama bayıldık.

Şelalenin etrafında herhangi bir tesis yok, giriş ücretsiz ama park ettiğiniz anda biri çıkıp park ücreti istiyor. Aklınızda olsun. Yolun kenarında kendi köy ürünlerini satan teyzeler oluyor. Bir de şelaleye girişte solda un değirmeni var, yaz kış bir amca tarafından işletiliyor.

Dediklerine göre artık mangal yasaklanmış ki bence de çok doğru bir karar, sandviçleri, meyveleri kapıp gitmelik. 1,5 saat gidilip ferahlamak için süper bir yer bence.

Yukarıdaki fotoğraflar Kasım ayının sonlarına doğru çekilmişti, bir de Nisan ayı civarı gezimizden fotoğraflar buldum. Bakalım hangi mevsimi seveceksiniz. Sizi bolca Gürleyik Şelalesi manzarası ile başbaşa bırakıyorum 🙂

3. YAZILIKAYA

Han ilçesine bağlı Yazılıkaya köyünde bulunan Midas anıtı ve Frigler’den kalan arkeoloji kalıntıların arasındayız. Frig Vadisi aslında Eskişehir-Afyon-Kütahya arasına yayılıyor. Midas Anıtı, üzerinde yazılardan dolayı yerel halk arasında Yazılıkaya adını almış. Şehre yaklaşık 90 km uzaklıkta yer alıyor. Anıta çıkmadan önce, köyün girişinde soluklanabileceğiniz bir köy kafesi var.

Midas Anıtı / Yazılıkaya

Biz burada Kemal’i zor zapt ettik. Frigler çoluk çocuk nasıl yaşamış bilmem.

4. HEKİMDAĞ – TANDIR

Tandır benim en sevdiğim yerlerden biri. Köy gibi köy. Tavuğu, ineği, yeşilliği ve ormanı ile. Merkezden yarım saatte Hekimdağ’dasınız. Köy çocuklarının arasına salın çocukları azıcık nefes alın. Daha sonra atlayın arabaya 20 dakika sonra Tandır’dasınız.

 

Burada bir okul var, benim kız okula dalıp mutfağında zeytin yemişti, oğlan da okul bahçesinde koştururken biz de dinlenmiş olduk. Okul görevlileri ile tanışıp sohbet ettik.

Şimdi de Tandır’dan fotoğraflar geliyor. Burası yavaş yavaş ev dolmaya başlayan bir yer. Umarım bozulmaz. Emekli olup haftasonları gelmek için ev yapan, buradan arsa alan oldukça fazla kişi ile tanıştık. Hatta biri çocuklara bir koli yumurta hediye etti 🙂

5. EĞRİÖZ – BEHÇETİYE – SAMRI

Samrı aslında Bilecik iline bağlı ama 1 saat uzaklıkta olduğu için rotanıza alabilir, ayrıca yol üstünde Eğriöz ya da Behçetiye’ye uğrayarak park molası verebilirsiniz.

Eğriöz

Samrı, şehre 45 km uzaklıkta. Tam bir köy. Çok eski ama dokusu bozulmamış evler ile dolu. Kapı önünde oturan teyzelerden öğrendiğimiz üzere köye fotoğraf çekimi için gelen çok oluyormuş. Biz de bol bol fotoğraf çekip köy çeşmesinin başında soluklandık. Daha doğrusu, çocuklar su ile oynarken ben onlara yemek yedirdim 🙂 Karınları doyunca sokak aralarına daldık, onlar koştu biz yakaladık.

 

Evler gerçekten eski olmasına rağmen  eskinin toprak ev güzelliği köye ayrı bir hava katmış.

Köy bakkalı

Samrı’dan Çeşme Manzarası

6. MAHMUDİYE – ÇİFTELER

Mahmudiye’de Osmangazi Üniversitesi’ne bağlı ‘Atçılık Meslek Yüksekokulu’ bulunuyor.  Atları görebilir, belki bir yürüyüş rotası oluşturulabilir. Eskişehir’den 45 dakika uzaklıkta. Hemen 15 dakika ilerisinde de Çifteler ilçesine bağlı Sakaryabaşı  piknik alanı var.  Burası baya geniş bir alan. Yazın gelirseniz ayaklarınız suyun içinde balık yiyebilir ya da ailenizle piknik yapabilirsiniz.

Biz hakkımızı çubuk kraker yemekten yana kullanmışız sanırım 🙂 Sürekli koşturdukları için balık yeme keyfine eremedik henüz, umarım bu yaz deneyimleyebiliriz.

Bir de eşimin kış ayında gidip kartpostal tadında çektiği fotoğraflar var,  kışın çocuklar ile zor olabilir hava şartları açısından. Manzara harikaymış ama ben de ekrana bakıp iç çektim 🙂

7. MAYISLAR – SARICAKAYA

Sarıcakaya, Eskişehir’in en verimlik topraklarına sahip ilçesi. Sebzesi, meyvesi boldur. 1 saat uzaklıktaki ilçeye giderken Mayıslar köyüne mutlaka uğrayın. En başta belirttiğim gibi köyler eski, bazıları bakımsız ama bazıları da rengarenk güller ile çevrili, önlerine sedirler atılmış sizi bekliyor olacak.

 

Mayıslar’da turlayıp parkında vakit geçirmiştik biz. Cami avlusunda biraz daha koşturduktan sonra Sarıcakaya’ya geçtik. Meydanında çay, kahve içebilirsiniz. Kahve deyince çay bardağında ikram ediyorlardı en son 🙂

Dönüş yolunda sık sık durmak, her gördüğümüz kedi, köpek, koyun sürünü izlemek olmazsa olmaz tabiki 🙂

8. EŞEMEN – SARNIÇ – GÜNYURDU

Bu gezi benim en sevdiğim, en zevk aldığım gezilerden biriydi. Geçmiş bayramlardan biriydi. Biz rastgele gezerken Çerkez bir aile bizi bahçesine davet etti, çay tatlı eşliğinde hem bayramlaştık hem de akordeon dinledik onlardan 🙂 

Çocuklar bahçelerinde oyun oynadı, biz de kısa süre de olsa dinlendik. Bu kısa sürenin anlam ve önemini ikiz anaları çok iyi anladı. 🙂 



Çocuklar ufakken çeşmenin yemek yedirme alanı gibi özelliği vardı bizde. Onlar suyla oynar ben yanımda getirdiğim şeyleri fırsat bu fırsat yedirirdim. Bu da o anlara dair bir fotoğraf 🙂 

İşte tam ben bu pozları verirken, çocuklar yukarıda bahsettiğim tatlı mı tatlı ailenin bahçesine daldı ve bize güzel bir bayram gezisi hatırası kaldı. Tabi o zamanlar bu covid belası yoktu ve sosyal mesafe kavramı hayatımıza girmemişti.

Bu güzel köyde misafirliği tamamlayıp Günyurdu’nu keşfettik. Çok çok eski bir yer burası, yerleşim neredeyse hiç yok. Evler terk edilmiş gibi. Aşağıdaki fotoğraflarda da göreceğiniz üzere suyun kenarın piknik yapılıp köyün içinde yürünebilir. Suyun içinde direk görünce acaba su seviyesi artıp azalıyor mu diye düşündük. Belki köy halkı taşınmak zorunda kalmıştır; çünkü, Günyurdu’nun bu otantik alanının yanında bir de yeni yerleşim yeri var. Parkında oldukça oyalandık.:)

Yukarıda da 2 çocuğu oyalayan, altlarını al, karınlarını doyur aman uyku vakitleri geldi derken mahvolan ama güzel gün geçiren ebeveynler var. 🙂 

9. HAMİDİYE – KURTKÖYÜ – KIZILDAMLAR

Yine bir gün başımıza neler geleceğinden habersiz çıktık yola, canım eşim Okan navigasyon konusunda üstaddır, hemen açtı navigasyonu bu taraf yeşil gösteriyor, şu tarafta bu köyler var diyip anında bir rota çizdi. Sonuç: hemen 1 sırt çantası hazırlama girişimi ve köylerdeyiz.

Biz yine bir çeşme bulmuşuz, yaz sıcağında çoluk çocuk güzelce oyalanırken, sağolsun etraftaki bizi göre herkes kime geldiğimizi sordu. Bizim klasik cevabımız her zaman şudur: ‘çocukları gezdiriyoruz Teyzeciğim:)’

Bu köyün de şöyle güzel anısı var, gören istisnasız herkes ya evine ya bahçesine çağırdı bizi. Sürekli tok olup olmadığımızı sordular.

Bu misafirliğe çağırma durumu, bizim yok yok dememiz, köy muhtarının olaya el atması ile son buldu. Kendimizi apar topar muhtarın bahçesinde bulduk. Karpuz yemeden köyden ayrılamayacağımızı söyledi. Karpuzumuzu yedik, bir güzel dinlendik, çocuklar kedi, tavuk peşinde koşup durdular. Sonuç olarak iki çocuklu bir aile olarak haftasonundan beklenen verimi aldık. 🙂

Muhtar amcası ile karpuz aşığı Zeynep 🙂

Kurtköyü Barajı’na da uğramak, kenarında soluklanmak isterseniz karşılaşacağınız manzara aşağıdaki gibi olacak:

10. SEYİTGAZİ

Seyitgazi Türbesi, Eskişehir’e 35 dakika uzaklıkta ne zaman gitseniz mutlaka içerisinde ziyaretçileri olur. Bizim her 2 mevsimde de gitmişliğimiz var. Eminim Seyitgazi’nin çok güzel köyleri de vardır ama henüz keşfetme fırsatımız olmadı.

Aşağıdaki linkten türbenin ayrıntılı detay ve fotoğraflarına ulaşabilirsiniz. Şehre yakınlığı açısından bir alternatif olabilir. Burası sadece bir türbe değil aynı zamanda büyük bir külliye. Ziyaret için biraz fazla zaman ayırabilirsiniz.

Seyyid Battal Gazi Külliyesi ve Türbesi (Seyitgazi) (ktb.gov.tr)

Seyitgazi Türbesi’ni ziyaret ettikten sonra manzarayı da görebilecek şekilde konumlanmış bir kafe var. Yemek içme açısından bilemiyorum en azında bir çay molası verilebilir. 

11. DAĞKÜPLÜ

Dağküplü köyü, Sarıcakaya yolu üzerinde, şehre 40 dakika uzaklıkta bir köy. Sonbahar aylarında biz burayı çok seviyoruz. Yeşil renk direk güz tonlarına bürünüyor ve fotoğraf çekmeyi, yürüyüş yapmayı seviyorsanız ideal bir rota haline geliyor. 

Dağküplü köyü, Sarıcakaya yolu üzerinde, şehre 40 dakika uzaklıkta bir köy. Sonbahar aylarında biz burayı çok seviyoruz. Yeşil renk direk güz tonlarına bürünüyor ve fotoğraf çekmeyi, yürüyüş yapmayı seviyorsanız ideal bir rota haline geliyor. Dağküplü köyü, Sarıcakaya yolu üzerinde, şehre 40 dakika uzaklıkta bir köy. Sonbahar aylarında biz burayı çok seviyoruz. Yeşil renk direk güz tonlarına bürünüyor ve fotoğraf çekmeyi, yürüyüş yapmayı seviyorsanız ideal bir rota haline geliyor. Dinlendiğimizi gören teyzeler, hemen bahçelerindeki elmalardan ikram ettiler 🙂

Konum olarak çok güzel bir köy burası, havası güzel, bitki örtüsü güzel. Mutlaka planınıza alın.

12. ÇATAÇIK ORMANLARI

Çatacık Ormanları, Mihallıççık ilçesine bağlı, Eskişehir’den 1,5 saat uzaklıkta, biraz engebeli bir yolu olan piknik ve dinlenme alanı. Çocukları için park alanı, çamlık ormanı ve geyik çiftliği ile ideal bir doğa alanı. Aşağıdaki linkten de detaylı bilgi edinebilirsiniz.

www.kulturportali.gov.tr/turkiye/eskisehir/TurizmAktiviteleri/catacik-orman-ci-dinlenme-yeri 

 

Fotoğrafları eşim çekmiş, kışın off road yaparken sık sık gidiyorlardı. Manzara kışın daha güzel olsa da, biz çocuklular yazın sere serpe gitmeyi tercih ederiz 🙂

Bu arada buraya 2 tane ev yapıldı ve konaklama hizmeti için açıldı. Biz arkadaşlar ile konaklama fırsatı bulduk. Mutfağı, şöminesi, her odaya ayrı banyosu ile bence çok ideal bir hizmet olmuş. Kalabalık giderseniz, en az 2 aile bir evde kalabilirsiniz. Bulaşık makinesinden, buzdolabına, tencere tavaya kadar her şey düşünülmüş. Rezervasyon işlemlerini Orman Müdürlüğü’nden yapabilirsiniz. 

Gece korkarız derseniz de bekçi bulunuyor ormanda, evi az aşağıda 🙂 

13. BEŞİKDERESİ

Beşikderesi biizm aslında çok sık gittiğimiz ama bu yazıyı yazarken en son aklıma gelen yer. Emektar yürüyüş yerimizi en sona niye bıraktım bilmem 🙂 Bekarken, hemen girişinde yer alan ve tek tesis olan yerde köy kahvaltısı yapmaya gelir, soba üstünde ekmek kızartıp keyif çatardık ya da alabalık yer, bir yürüyüş yapar geri dönerdik. Çocuklar olunca çay ve patates kızartmasına terfi ettik 🙂

Giriş aslında ücretli ama çay içmeye geldik ya da balık yiyeceğiz filan derseniz ücretsiz giriyorsunuz, şelalenin işletmesini tesis üstlendiği için, tesiste yeme içme olunca girişi ücretsiz haliyle. Eğer piknik yapmaya geldiyseniz o zaman 10 TL gibi bir ücreti vardı.

Peki nerede burası? Osmangazi Tıp Fakültesini sağınızda bırakarak ilerleyin, biraz gittikten sonra sağa dönüş tabelalarını göreceksiniz. 30 dakika sonra Yukarıkalabak köyünde yer alan Beşikdere Şelalesi’ndesiniz.

Yaz, Kış ve Sonbahar olmak üzere birkaç fotoğraf ekledim. En güzeli ama Sonbahar mevsimi bizce. Tam bir renk cümbüşü oluyor. Piknikçiler de artık pek gelmediği için hem tenha oluyor hem de mangal kokusu yerine mis gibi toprak kokusu geliyor burnunuza. 

Şelale’ye kadar yürüyüş yapıp girişte bir şeyler yiyebilirsiniz. Hem yakın hem de çocuklarla güzel vakit geçirebileceğiniz yerlerden biri. Hatta şu an Kasım ayı gelse de gitsek dedim, o derece 🙂

14. PAZARYERİ / BOZCAARMUT GÖLETİ

Eskişehir’e bağlı olmasa da kapı komşumuz olan Pazaryeri var sırada. Aslında Pazaryeri’nden ziyade Bozüyük’te bulunan Bozcaarmut Göleti ve hemen az ilerisinde yer alan Küçükelmalı Tabiat Parkı kampçıların ve biz haftasonu gezginlerinin en uğrak yerleri. 

Bilecik’e bağlı Pazaryeri’nin bir çok özelliği var. Çömlekçilik zanaatini hala yaşatmaları, boza ve helvasının meşhur ve çok lezzetli olması ve Kore gazisi Refik berberin sizi anında kucaklaması 🙂 

 

Kore gazisi berber Refik amca 🙂 

 

Gölete giderken solunuzda ‘Baran Tarım Organik Çiftliği’ni göreceksiniz. Biz bir öğleden sonra anneme çocukları bırakıp kaçamak yapıp ertesi gün kahvaltıdan sonra dönmüştük eve. Burada kaldık. 2,5 yıldan sonra çok güzel gelmişti. Hala konaklama hizmeti var mı bilmiyorum ama haftasonları kahvaltıya, çay ve kahve için  uğramaya gidebilirsiniz.

Bozcaarmut Göleti kamp yapmak için ideal bir yer sanırım. Çünkü ne zaman gitsek kampçılar çevrelemiş oluyor. Çok bank ya da böyle piknik alanı gibi masa bulmanız mümkün değil. Yalnız son gittiğimizde çok çok pisti, oldukça hayal kırıklığına uğradık haliyle. Umarım bozulmaz.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

2 thoughts on “ESKİŞEHİR GÜZEL DE YA ÇEVRESİ ? :)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir