RÜYA GİBİ ALSACE KÖYLERİ

İşten güçten sıkıldığım bir anda blogları karıştırırken öğrendim Alsace (Alsas) diye bir bölge olduğunu…  Önce Colmar’ı gördüm çiçekli miçekli, yılbaşı fotoğraflarına baktım ışıl ışıl, ‘seni görmeden ölmeyeceğim’ dedim, ekledim listeye! Sonra fark ettim ki Alsas Bölgesi demek sadece Colmar demek değilmiş; Colmar’ın dışında birbirinden güzel köylere ev sahipliği yapıyor bu bölge… Şarap bağları bir yanda; kendine özgü evleri diğer yanda masal gibi bir atmosferde gezintiye çıkıyorsunuz.

İnternette de araştırdığınızda göreceksiniz: Alsas Bölgesi Strasbourg’dan başlıyor, Mulhouse’da sona eriyor. Yukarıdaki rota da google görselde karşınıza ilk çıkan haritalardan biri. Fransa’nın kuzeydoğusunda bulunan bu bölge aynı zamanda İsviçre ve Almanya ile de sınır komşusu. Sabah Fransa’da kahvaltınızı edip öğlen İsviçre’de yemeğinizi yersiniz, akşam da Almanya’da biranızı içersiniz. Hayata bak arkadaş! Malum bölge tam sınırda olduğundan Almanya ve Fransa arasında el değiştirip durmuş zamanında; dolayısıyla buradaki kültür ne tam Fransız ne tam Alman, 2 kültürün karışımı olmuş işte 🙂

Şimdi gelelim nasıl gidersiniz, nereleri görürsünüz, nasıl ulaşım sağlarsınız, nerelerde kalırsınız kısımlarına. Basel-Mulhouse havalimanında inip (Pegasus biletleri bazen burası için aşırı güzel indirim yapıyor 😉 ) araba kiralarsınız ve Mulhouse’dan başlar Strasbourg’a kadar köy köy gezersiniz. Nereler derseniz eğer bloglardan, sitelerden araştırın ve gözünüze hoş gelen her köyü gezin 🙂 Google’da görsellerde ‘Alsace Şarap Rotası’ ya da ‘Alsas Haritası’ diye aratın, rota üzerindeki tüm köyleri görür, araştırırsınız. Bizim zamanımız çok yoktu, bu açıdan Strasbourg’a 1 gün ayırıp diğer 1 günde de seçtiğimiz köyleri gezdik. Colmar başta gelmek üzere Obernai, Selestat, Ribeauville, Riquewihr, Equisheim ve Mulhouse’a uğradık. Colmar’ı ayrı olarak yazmıştım malum en popüler kasabası bu bölgenin 😉 Bunun dışında ise hangi köyü çok beğendik, hangisini görmesek de olur gibi düşüncelerimi gezdikçe anlatacağım 🙂 Nerede kalalım kısmında ise Roi Soleil Hotelleri Alsas Bölgesinde ki en ekonomik ve kalınası otellerden, bir göz atın derim. Bu bölge boyunca bu otel zinciri var. Birbirinden sevimli oteller de var tabiki, biz sabahın köründe sokağa çıkıp gece yarısı otele giriş yaptığımız için çok lüks aramıyoruz açıkçası 🙂

Gelelim en zevkli kısma yani gezmeye! 1 tam günü anlatacağım size sırasıyla, sabah kalktık elimizi yüzümüzü yıkadık, kahvaltımızı ettik veee rotamızda belirlediğimiz köylerimizi sırasıyla gezmeye başladık:

OBERNAI

Obernai, Alsas bölgesinin en kuzeyindeki kasabalardan biri. Strasbourg’a 25 dakika uzaklıkta bulunuyor. Biz de kuzeyden güneye gezeceğimizden ilk durağımız burası. Sabah erken saatte geldiğimizden henüz ortalık sakindi. Alsace Bölgesi, Noel ruhunun ilk doğduğu yer olarak lanse ediliyor. Strasbourg ve Colmar yazılarımdan da göreceğiniz üzere bu bölge öylesine süslü püslüydü ki hangi eve, hangi dükkana bakacağımızı şaşırdık (Yazar burada Aralık ayında gittiğini ima ediyor 🙂 )

Arabamızı ara sokakta bir yere park ettikten sonra Obernai sokaklarını keşfetmeye başladık. Burası Alsas’ın büyük kasabalarından biri. Yılbaşı zamanı olduğundan Ortaçağ’ın temsilinin yapıldığı eğlenceler düzenleniyormuş geceleri, biz göremedik ne yazık ki.

Obernai’de kilisenin etrafında çok şaşırtıcı ama bizde ki pazarları aratmayan bir pazara denk geldik. Aslında asıl şaşırtıcı kısmı ise pazarcıların çoğunun Türk olmasıydı 🙂 Kiliseyi hızlıca turladıktan sonra tekrar meydana geldik.

Bu yazı boyunca sık sık şu cümleyi duyabilirsiniz: ‘evler bir harika dostlar’! Evlere bak bak doyamadım yahu. Üçgen çatılı, renkli pencereli evler beni benden aldı. Bu evlerde yaşamak nasıl bir duygudur acaba? Tarihte bir sürü savaşa tanıklık etmiş, Almanya-Fransa arasında gitmiş gelmiş, bir kısmı tadilattan geçmiş, bir kısmı direnebilmiş zamana…

Köyler küçücük, bir tur attıktan sonra tekrar aynı yere geliyorsunuz 🙂 Bol bol fotoğraf çekip daha bir sürü yerimiz var diyerek, 2. durağımız Selestat’a doğru yol aldık.

SELESTAT

Selestat konum olarak Alsas’ın tam ortasında yer alıyor. Selestat’a gitmek ve gitmemek arasında kaldık ve son anda uğrayalım dedik. Siz böyle bir kararsızlık yaşarsanız Selestat’a uğramasanız da olur bence 🙂 Uğradığımız diğer köylerin yanında oldukça sönük kaldığını söylemeliyim. Rota üzerinde yer alan Haut-Koenigsbourg kalesine uğrayacak iseniz  bu kasabaya da belki göz atarsınız.

Selestat’ta ki en ve tek ilginç yer kasabadaki kiliseydi. Noel’e özgü olarak kilisenin içine çam ağaçları asılmıştı ve çam ağacı süslemenin tarihi anlatılmıştı. Mesela ağaca nal asmak şans getirirken, elma asmak uğur getirir gibi…

RIBEAUVILLE

Ribeauville’ye gelince Selestat’ta ki durgunluğu üzerimizden atıp canlandık 🙂 Birbirinden güzel evler, sokaklar bizi karşıladı. Sizlere tavsiye olsun Alsace Bölgesi’nin güneyine daha fazla vakit ayırmakta yarar var. Biz de gezdikçe gördük ki güneyi kuzeyinden çok daha güzel, çok daha canlı…

Hemen hemen 5000 insanın yaşadığı bu kasaba, çok da sosyalmiş. Aralık’ın ortasında Noel için festivaller düzenleniyormuş, Haziran’da ve Temmuz’da da şarap fuarları sebebiyle çok kalabalık olduğunu duyduk. Kayserili bir çiftin dönerci dükkanında öğle yemeğini yerken öğrendik bu bilgiyi (Ne var ya döner candır 🙂 ) Ribeauville, Alsas’ın en çok turist çeken yerlerinden biri desek yanlış demiş olmam sanırım. Festivalleri olmasa ne olur, şu evlere bakın ya sırf bunları görmeye gitseniz bile olur 🙂

Bu arada çaktırmıyoruz ama şarap rotasındayız 🙂 Şarapları şimdi mi alsak sonra mı derken bir sonra ki köyde alırız dedik ve süslü evlerin fotoğraflarını çekip ara sokaklara girip çıktık. Şaraplarda da en çok Pinot Blanc, Riesling, Pinot Gris ve Gewurztraminer isimleri gözüme çarptı. Tatlarına bakarak istediğinizi alırsınız artık 🙂

RIQUEWIHR

Riquewihr, benim gezide ki favori köyüm oldu diyebilirim. Bayıldım! Tarihi dokusu ne mutlu ki korunmuş, 2.Dünya Savaşı’ndan hasar almadan sıyrılabilmiş. Üzüm bağlarının içinden geçerek şehir surlarından köye giriş yaptığınızda o eski dönemlere geçiyormuş hissi yaşadık.

Dolder Kulesi’nin önünde bol bol fotoğraf çektirip şarap tadımı yaptık uzun uzun. Geldikten sonra öğrendim ki Riesling başta olmak üzere diğer birçok şaraplık üzüm bu civarda yetişiyormuş. Şaraplarınızı bu köyden alabilirsiniz yani 😉

Burası Alsas’ın en şirin köylerinden biriydi bence, Noel hazırlıklarının da etkisi vardır belki her yer süslenmiş, Noel pazarları kurulmuş tamam ama köyün kendisi şirinler köyü gibi sevmemek elde değil 🙂

Kulenin önünde uzanan arnavut kaldırımlı caddede -köyün tek ve ana caddesi- defalarca turladık. Her pencerenin, her ahşap kapının fotoğrafını çektikten sonra şaraplarımızı aldık. Yazın köyün çiçekli halini hayal ettik, muhteşem olsa gerek!

Bir önceki köyde karnımızı doyurduğumuzdan dolayı karnımız tok sırtımız pek mola vermeden turlayıp durduk. Sizler bu tempoda gezmek zorunda değilsiniz tabii ki, bisiklet kiralayıp bu turu 3 güne yayarak daha da zevkli hale getirebilirsiniz. Şarap bağlarının arasında ki şarap depolarında tadımlar yapabilirsiniz mesela 😉 Arada gözden kaçırdığımız diğer köyleri de gezersiniz, ben de sizi kıskanırım 🙂

İstemeye istemeye de olsa ayrıldık buradan, sırada Colmar var, Colmar’ın hem gündüz hem akşam halini merak ettiğimizden zamanımızı ona göre hazırladık aslında. Colmar’ı ayrı olarak yazdım blogda. Hadi okuyun çabuk 🙂 Ama önce aşağıda 2 yerimiz daha var onlara bir göz atın derim.

EQUISHEIM

Bu köy Fransa’nın favori köyü seçilmiş ayrıca birçok kaynakta da Fransa’nın en güzel köyü olarak geçiyor. Sanırım benim için de bugüne kadar gördüğüm ‘en güzel köy’ olarak yerini alacak 🙂

Bakmayın fotoğraflarda gece yarısı gibi gözüktüğüne, saat daha 18:00 filan ama Alsace Bölgesi’nde her yer hava kararınca duruyor gibi… 4 köy ve Colmar derken gündüz gözüyle göremedik Equisheim’i 🙁

Daire şeklinde konumlanan köyde 360 derecelik açıyla gezip dar sokaklarda kendimizi kaybettik. Gece hali bile çok güzeldi. Çiçeklerle süslenmiş sokakları uzun senelerdir ödül alıyormuş efendim. Bunu duydum kahroldum 🙁 Amaaaaaaaa size bir sürprizim var! Haziran’da yeni gezi rotamızı oluşturduk, ne yaptım ne ettim, o gezi rotasının içine Equisheim’i sokuşturdum 🙂 Hem gündüzlü hem baharlı hem de çiçekli fotoğraflar gelecek inşallah 🙂

Equisheim’e ne yapın ne edin uğrayın! Hele ki bahar ve yaz aylarında gidin ki çiçekli dar sokaklarına aşık olun 🙂

MULHOUSE

Mulhouse’ın adını havalimanından da hatırlayacaksınız. Gitmesek de olur düşüncesindeydim açıkçası ama bu kadar yol gelmişken en azından yemek için uğrayalım diyince Okan, haydi Didem dedim bey sözü dinle 🙂

Burada da her yer kapanmıştı, meydanda açık bulduğumuz bir restorana girip yerel şaraplarımızı söyledik. Yanında da bu yöreye özgü Almancası Flammkuchen, Fransızcası Tarte flambée olan bizde ki lahmacuna benzeyen bir şey işte ondan sipariş verdik 🙂 Azıcık kötü kokuyor sanki peynirinden olabilir 😉 Yemeğimizi yiyip Alsas Bölgesini gezmiş olmanın tatlı yorgunluğuyla otelimize geri döndük.

Ah Alsas ah, seni 100 kere daha gezsem doymam sanki… Orada yaşayanlar sinirleniyor mudur acaba? Ya da mutsuz olan var mıdır? Bu yazıyı yazarken o köyleri yeniden düşünmek bile gülümsetiyor beni şu anda 🙂 Alsas Bölgesi’ne mutlaka gidin ve birbirinden orijinal köyleri görün derim, hem köylerin, hem şarapların tadına varın. Rotanızı zamanınıza göre ayarlarsınız ama Strasbourg, Colmar, Riquewihr ve Equisheim mutlaka listenizde olsun 🙂

 

 

 

6 thoughts on “RÜYA GİBİ ALSACE KÖYLERİ

  1. Bizler de adimadimgurme.com sitemizde Alsace Şarap Rotası yazılarına yer vermiştik. Gezip de hayran kaldığımız bir coğrafya idi. Sizlerin sitesinde aynı bölgenin tanıtımını görünce çok mutlu oldum.

    • Merhaba, öncelikle yardımcı olabildiysem ne mutlu bana. Çünkü ben de bir yere gitmeden önce mutlaka araştırırım 🙂
      Mayıs ayı süper olacaktır keyfini çıkarın. Biz her yer de bir sokak arasına bıraktık kiralık aracımızı, sadece Colmar’da ücretli park yerine bıraktık;
      çünkü Noel nedeniyle çok kalabalıktı, hem yer aramak istemedik hem de risk almak istemedik.
      iyi geziler, bol eğlenceler 🙂

    • merhaba,
      araba ile vakit kaybı olmadan istediğiniz köyleri gezip zamandan tasarruf etmiş olursunuz.
      otobüs ile de gezilebilir ama benim bir fikrim yok açıkçası 🙁

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir