MÜNİH, BİRA GÖBEĞİ YAPMIŞSIN ?

Bugüne kadar gezdiğin ülkelerden (sanki çok ülke gezmişim gibi, havalara bak) en çok hangisini seni şaşırttı diye sorarsanız, cevabım Almanya olur. Bunun nedenini daha önceki Almanya yazılarında belirtmişimdir belki ama yine belirteyim. Almanya hep aklımda dedelerimizin çalışmaya gittiği acı vatan, fabrika dolu, gri ve karanlık bir yer, nedense soğuk insanları olan bir ülke gibi gelirdi. Romantik Yol diye yola çıkıp Güney Almanya’da gezebileceğimiz bir çok Alman şehrini görünce anladım ki Almanya’da hayat var. Kesin bilgi yayalım 🙂

Münih, Bavyera’nın başkenti, ülkenin ise 3. büyük şehri. Şehri gezerken kozmopolitliğini hemen fark edeceksiniz. Eylül sonu Ekim başı gibi gidecekseniz aşırı bir kalabalığa hazır olun; çünkü, ‘Octoberfest’ zamanı Münih’e gelmiş olacaksınız. Otellerin, hostellerin boş odası kalmayabiliyormuş bu dönem, benden söylemesi 🙂

Uluslararası birçok önemli firmanın genel merkezi bu şehirde bulunduğu için, iş imkanı açısından önemli bir şehir Münih. Finans, teknoloji, sanayi, üniversite, turizm derken; Münih ile özdeşleşen bira kültürünü de es geçmeyelim. Dillere destan Octoberfest’in burada düzenlenmesinden zaten belli oluyordur ama yine de belirteyim: en ünlü bira üreticilerin birahaneleri bu şehirde bulunuyor 😉

Bu kadar giriş yaptım ama sadeceyarım gün gezebildik Münih’i 🙁 Salzburg’san sabah erken saatte geldik, akşam yemeğinde Münih’e yakın bir yerde oturan teyzemize gideceğimiz için yarım güne şöyle hayali bir gezi turu sığdırdık. Yalnız bu yarım günün gezi planını internette şansa keşfettiğim http://offtheroadonthetrack.com/ blogundan hazırladım. Münih’te yaşayan blog sahibi Gökçe, çok güzel bir harita hazırlayarak, pratik bir gezi haritası sunmuş bizlere 🙂 O haritanın gitmeden çıktısını aldım ve çok çok işimize yaradı!

Biz başlangıcımızı İngiliz Bahçesi’nden yani Englischer Garten’den yaptık. Arabamızı park eder etmez, Chinesischer Turm’u (Çin Kulesi) gördük ve parkın içinde yürümeye başladık. Gerçekten çok çok büyük bir park… Sadece etrafında turlamak saatlerinizi alabilir.

Aşağıda parktan görüntüler göreceksiniz, sabahın erken saatlerinde olduğu için oldukça tenhaydı; fakat, dönüşte park festival kıvamındaydı. Her yer kalabalıklaşmış, cıvıl cıvıl olmuştu 🙂 Tenha olsa bile güneşlenenler, yürüyüş yapanlar, köpeklerini gezdirenler hatta takım elbiseleri ile gelip öğlen atıştırmalıklarını yiyen bir sürü insan vardı.

İngiliz Bahçesi’nin içinde bir adet de göl var. Biz gelmeden birkaç gün önce Münih’i neredeyse sel götürdüğü için suyun rengi kahverengiydi ama yine de etrafındaki ördeklerle çok güzel bir görüntü sundu bize. Bu kadar yürümeye zaman zaman çimlerde yayılıp dinlendik ama buraya gelmişken şu meşhur biradan içmemek olmazdı değil mi? 🙂 Weissbier denedik, lezzetli patateslerinden yedik, anlayacağınız Münih’e yarım gün ayırmıştık, bu yarım günün yarısı da bu güzel parkta geçti. 🙂

Parktan istemeye istemeye ayrıldık. Yukarıda belirttiğim blogdan aldığımız harita ile  kalan vakitte şehri turlayalım dedik.

Hofgarten’da kısa bir tur yaptık. Bir zamanlar Bavyera Kralı’nın bahçesiymiş burası 😉 Hemen yanı başında da eski kışlık saray bulunuyor. Şimdiler de sanat galerisi olarak kullanılmaktaymış.

Aşağıdaki yerin (Odeonsplatz) tarihteki önemi ise Hitler’in buradan halka seslendiği yer olması… Ben gözümde o anı canlandırıp beni çok cezbetmediğini fark ettim ve hemen yanı başından kalabalığa karıştım, tabi eşimi benimle birlikte sürükleyerek 🙂

Cıvıl cıvıl bir caddeden nereye gittiğimizi bilmeden ilerlerken kendimizi, şehrin kalbi olan Marienplatz’da bulduk.

Avrupa şehirlerinde en güzel, en görkemli, en turistik ve tabiki en kalabalık yerler şehrin meydanları oluyor. Münih’te de görkemli belediye binasının (Rathaus) bulunduğu meydan tam bir festival alanı kıvamındaydı. Biz gibi turistler, sokak göstericileri, kafelerde dinlenen insanlar, biralarını içen yerliler derken nereye bakacağımızı şaşırdık doğrusu.

Rathaus çok gösterişli bir bina, tamamını seyretmek isterseniz, hemen karşısında yer alan St. Peter’s Church’a tırmanıp hem şehir manzarasına hem de bu görkemli yapıya doyabilirsiniz. Başta dar merdivenlerde tırmanmak gözünüzü korkutabilir ama bu gezilerde Okan ile hemfikir olduğumuz bir konu var: tırmandığımız hiçbir yerden memnuniyetsiz ayrılmadık 🙂

Manzarayı seyrettikten sonra meydanın hemen yanı başında yer alan açık pazarı andıran bölgeyi dolaştık, hemen her yerde yer alan piknik masaları şeklinde sıralanan birahane tarzı kafelerin arasından geçtik. Münih cıvıl cıvıl bir şehir olduğunu oldukça hissettirdi bize.

Şimdi sırada buraya gelmeden araştırdığım Hofbrauhaus’a gidip birer bira içmek vardı! Hofbrauhaus 400 yıl yakın bir geçmişi olan, Münih’in hatta Almanya’nın en ünlü bira evlerinden biri. Kısaca HB şeklinde her yerde amblemini göreceksiniz. Biz de hemen HB yazısını gördük ve merakla kendimizi bu tarihi bira evine attık.

Oldukça turistik bir yer olduğu belli, biz de biramızı alıp yudumlaya başladık ve etrafı seyrettik. Binanın içi ayrı otantik, bahçesi ayrı otantik 🙂 Geleneksel kıyafetler ile siparişleriniz alıyorlar ve saçları örgülü, bavyera kostümlü kızlar şu meşhur pretzeli (tuzlu simit) satıyor sizlere. İster yemeğinizi yiyin, isterseniz meşhur HB biralarını yudumlayın ama burayı mutlaka bir görün 😉 www.hofbraeuhaus.de adresinden ayrıntılı bilgi alabilirsiniz.

Münih’te şu yarım günde içtiğim birayı 1 yılda zor içmişimdir herhalde 🙂 hep şu ‘Almanlar su yerine bira içiyor azizim’ cümlesini iyice anlamış olduk 🙂

HB’den çıkıp artık geldiğimiz rotadan tekrar İngiliz Bahçesi’ne gitmemiz gerekiyordu, arabamızı alma ve geri dönme vaktiydi malesef.

Münih’te görülmesi gereken bir sürü yeri, müzeleri es geçmek zorunda kaldık ama şehir hakkında genel bir izlenim edinmiştik sanki. Fırsatınız varsa bu şehirde en az 2 gece geçirilmeli diye düşünüyorum.

İngiliz Bahçesi’ni bildiğiniz canlanmıştı, Çin kulesi’nde konser veriliyordu, çimlerde neredeyse boş yer yoktu. Masalarda boş yer bulmak imkansızdı 🙂 Anlayacağınız meydanıyla, bahçesiyle şehrin her yeri festival tadında 🙂

Bizim yarım günlük Münih turu şimdilik bu kadar, kim bilir belki bir kez daha gitme şansını yakalarız ve şehrin hakkını doyasıya veririz. Darısı sizlerin başına olsun 🙂

 

One thought on “MÜNİH, BİRA GÖBEĞİ YAPMIŞSIN ?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir