ADATEPE – ASSOS

Eskişehir’den çıkmışız yola Çanakkale’ye oradan da Edirne’ye gideceğiz; ama öyle kuru kuru gitmek olmaz, yol üstünde nereler var es geçmeyelim derken, Hasan Boğuldu Göleti, Adatepe ve Assos’u araştırıyoruz. Bu yerler birbirine hemen hemen 1 saat uzaklıkta ve küçücük yerler olduğu için listeye hemen ekliyoruz tabiki.

İlkbahar gelmiş, hava mis gibi, zaten Kazdağlarına doğru ilerledikçe de ciğerlerimiz bayram ediyor, geçtiğimiz köylerde teyzeler kapı önlerinde pişi, mücver vs pişirip arabayı durdurarak ikramda da bulunuyorlar, eh daha ne olsun 🙂 Pişileri bir güzel yiyerek Kaz Dağı Milli Parkı’na ilerliyoruz ama parka giremeyip direksiyonu Hasan Boğuldu Göleti’ne doğru sürüyoruz.

IMG_7876Gölete gelmek için Zeytinli tabelalarını izlemeniz yeterli, Milli Park olan Sarıkız bölgesine girip Hasan Boğuldu tabelasını gördüğünüz yerde soldan ilerleyin bir süre sonra piknik alanına giriş yapacaksınız. Parkın girişi, piknik yerleri, tahta masaları ve parkın girişinde zeytin, baharat ile zeytinyağı satan teyze ve amcalarıyla zaten çok güzel. Sütüven şelalesi hemen sol tarafta yer alıyor, biz şelaleye şöyle bir bakarak gölete doğru ilerliyoruz. Gölete doğru ilerlerken daha bozulmamış, doğallığı ellenmemiş bölgeler olduğunu bilmek moral veriyor insana. Kaz Dağları ile çevrili patikadan biraz yükseğe tırmanıp altta akan dereleri izleye izleye Hasan Boğuldu Göleti’nine ulaşıyoruz.

Hülya Avşar’ın filmi vardı hatta belki hatırlarsınız, gölete ismini veren ovalı Hasan ile obalı Emine’nin hikayesini anlatıyordu; kendini Emine’nin ailesine ispatlamak için tuz çuvalıyla dağa çıkmaya çalışan Hasan’ın burada boğulduğu, Emine’nin de kendini hemen göletin yanındaki çınara astığı film işte. Hikaye doğru mu bilinmez ama çınarı üstüne ‘Emine’nin kendini astığı çınar’ diye yazı asıp turistik pazarlama işine girmişler belli 🙂

Gölet harika, çok temiz, etrafı ağaçlarla çevrili, mis gibi bir ortam var; biz de kayalıklarda az uzanarak dinleniyoruz. Arada tabi göle ayağını sokmaya çalışan insanlara sinirleniyorum orası ayrı, uyarı levhaları var, ‘gölete girmek ve yüzmek yasaktır’ diye, azıcık söz dinlemek zor olmasa gerek . Birkaç yerde okuduğuma göre bu bölge için içme suyu da bu göletten sağlanıyormuş sanırım. Sinirlenmem normal yani 🙂 Neyse diyorum ve manzarayı seyredip dinleniyorum.

pagekjsadsfhjg

Aslında Hasan Boğuldu’dan sonra direk Assos’a geçmeyi planlıyorduk; çünkü Adatepe’yi hiç duymamıştım. Çanakkale’li bir arkadaşıma önerilerini sorduğumuzda ‘kesinlikle Adatepe’yi görün’ dedi. Onun sayesinde harika bir yer görmüş olduk, kendisine buradan sevgilerimizi yolluyoruz 🙂 Siz de Küçükkuyu’nun merkesine gelip arabayla biraz daha yukarı tırmandığınızda bu köye ulaşabilirsiniz.

Köye tam gelmeden tam sağ tarafta görmenizi önereceğim bir yer var: Zeus Altarı. Zeus Altarı kalıntılarından açıkçası geriye bir şey kalmamış tarihi anlamda bir şey bulamayacaksınız ama Edremit Körfezi’nin manzarasını gördüğünüz de iyiki buraya da uğramışız diyeceksiniz. Kapak fotoğrafı burada çekildi hoşunuza giderse buraya uğrayıp köye öyle geçin derim 😉

Geldik Adatepe Köyü’ne… Kaz Dağları eteğine kurulmuş, sit alanı ilan edilmiş, bir çivi bile çakmanın yasak olduğu, şu an mimarların evlerin restorasyonu için çalıştığı muhteşem güzellikte bir köy. Eskiden Rum ve Türklerin beraber yaşadığı köy mübadele sonrası Türk ailelere kalmış. Köyün tamamı taş evlerden oluşuyor ve bölgede koruma altına alınan ilk köy olma özelliğini koruyor. Birkaç ev restore edilerek butik otel & pansiyon’a dönüştürülmüş bile.

IMG_7908

df

Biz de köyün sokakları arasında dolaşıp bol bol fotoğraf çekiyoruz. Hangi evin daha güzel olduğuna karar veremiyorum doğrusu, yenilenen çoğu taş evin penceresi ve kapısı ya mavi renkli ya yeşil. Nasıl olmuş derseniz tabiki çok güzel ama orijinallikten uzaklaşılıyor mu derseniz pek yorum yapamam açıkçası. Köyün geçim kaynağının başında zeytincilik geldiğinden dolayı bir çok yerde zeytinyağı dükkanı görebilirsiniz. Genel olarak çok sakin ve sessiz bir yer, yerlisinin dışında butik otel ve pansiyon işletmeciliği yapan dışarıdan gelmiş ve buraya yerleşmiş insanlarda var. Yolunuz düşerse mutlaka gelin, gezin ve görün derim. Aşağıda fotoğrafını göreceğiniz mavi pencereli ve kapılı evi de favori evim ilan etmiş bulunmaktayım! Okan duy sesimi 🙂

IMG_7944 IMG_7945

Adatepe’den sonra 45 dk içerisinde Assos yani bir diğer adıyla Behramkale Köyü’ne varıyoruz. Assos, Çanakkale’ye bağlı bir antik köy olup 80’li yıllarda sit alanı ilan edilmiş. Bunun sonucunda yapılaşma durduğu için köy halkı tarihi yerin dışına yayılmış ve köyde pansiyonculuk yaygınlaşmış. Köy, asırlar içerisinde bir çok uygarlığın egemenliğine girip çıktığından ve Assos antik kentine ev sahipliği yaptığı için tarihi açıdan önem taşımakta.

Köyün hemen aşağısında Assos Limanı yer alıyor, limanın yanıbaşında eskiden depo olarak kullanılan binalar şimdi şık balık restorantlarına ve otellere dönüştürülmüş. Limana inen yol dik ve virajlı, limana da arabayla girilmediğinden, limana gelmeden kenara park edip tabana kuvvet yürüyoruz. Yalnız gözünüzde büyütmeyin burası küçücük bir yer, restorantların önünden geçerek mendireğe doğru yürüyüş yaparak fotoğraflarımızı çektikten sonra çay bahçesinde çay gözleme keyfi yapıp köye geri dönüyoruz. Köye çıkarken antik kenti de turlamış olup köyün içinde gezintiye çıkıyoruz. Burası Adatepe’nin yanında azıcık bakımsız geliyor gözüme ama arkeolojik kazı çalışmaları hala devam ettiğinden belki de evlere özen göstermeye sıra gelmemiş diye düşündüm. Bir de siz gezin, görün bu konuyu tartışalım 🙂

IMG_7961

kjhgftd

Bahar aylarının birinde kısa bir tatiliniz var yada Kuzey Ege tarafına yolunuz düştü. Ne yapacaksınız peki? Tabiki bu yazıyı hatırlayıp bu 3 yere uğrayacaksınız… Kaz Dağları’nda akciğerleri temizleyecek, Adatepe’de bir güzel türk kahvesi içecek, Assos’ta da balık yemeyi unutmayacaksınız. Anlaştık mı? 🙂

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir